Tedaviler

Diğer Tedaviler

Sinüs Yükseltme

Sinüs Yükseltme, üst çenede, özellikle dişlerin arka kısmında (özellikle azı ve kanin dişlerinin olduğu bölgede) kemik hacmini artırmak amacıyla yapılan cerrahi bir işlemdir. Bu işlem, genellikle diş implantları için yeterli kemik miktarının olmadığı durumlarda gerekli hale gelir. Özellikle periodontal hastalıklar, diş kaybı veya doğal yaşlanma süreçleri sonucu kemik kaybı yaşayan hastalar için kritik bir uygulamadır.

Sinüs Yükseltme işlemi sırasında, diş hekimi veya ağız cerrahı diş etinde bir kesik yaparak altındaki kemiği açığa çıkarır. Ardından, dikkatlice küçük bir kemik parçası kaldırılır ve oluşan yeni boşluğa biyouyumlu bir kemik grefti yerleştirilir. Bu greft, zamanla mevcut kemikle birleşerek kemik büyümesini teşvik eder.

Sinüs Yükseltme işlemi genellikle eklenen kemiklerin iyileşmesi ve doğru bir şekilde birleşmesi için birkaç ay gerektirir. Bu süre zarfında, hastalar hafif rahatsızlık ve şişlik hissedebilirler; ancak bu belirtiler genellikle reçeteli ilaçlar ile yönetilebilir. İşlem sonrası iyileşme süreci, hastanın genel sağlık durumu ve cerrahın uyguladığı yöntemlere bağlı olarak değişiklik gösterebilir.

Başarılı bir sinüs yükseltme, diş implantlarının stabilitesini artırarak işlev ve görünüm açısından daha iyi sonuçlar sağlar. İyi hazırlanmış bir iskelet yapısıyla hastalar, iyileştirilmiş ağız sağlığının tadını çıkarabilir ve restoratif diş çözümleriyle güvenlerini yeniden kazanabilirler. Genel olarak, sinüs yükseltme, üst çenede diş implantı arayan bireyler için modern diş hekimliğinde kritik bir rol oynamaktadır.

Ücretsiz randevu alın

Bugün ücretsiz randevunuzu alın ve ihtiyaçlarınıza uygun özel çözümleri keşfedin!

Şimdi bizimle iletişime geçin

+905497613500

Diş kemik grefti

xx

Ağız diş hekimliğinde diş kemiği grefti, dişlerin kaybı veya çekimi sonrasında çene kemiğinin yapısını geri kazandırmak veya güçlendirmek için kullanılan cerrahi bir prosedürdür. Bir diş çıkarıldığında, temel kemik uyarım eksikliği nedeniyle bozulmaya başlayabilir. Bu kemik yoğunluğundaki kayıplar, gelecekteki diş tedavilerini, örneğin diş implantlarını, karmaşık hale getirebilir.

Diş kemiği grefti işlemi, kaybın yaşandığı alana, ya hastanın kendi dokusundan (otogreft), ya bir bağışçıdan (alogreft) ya da sentetik malzemelerden oluşan bir kemik materyali yerleştirilmesini içerir. Bu greft, yeni kemiklerin büyümesi için bir iskelet işlevi görerek, vücudun zamanla kendi kemik dokusunu yenilemesine olanak tanır.

Diş kemiği grefti, genellikle diş implantlarının yerleştirilmesinden önce gerekli bir işlemdir. Bu, implant için sağlam bir temel sağlamak amacıyla yapılır. İşlem genellikle lokal anestezi altında gerçekleştirilir ve eklenmesi gereken kemik miktarına bağlı olarak karmaşıklık düzeyi değişebilir.

İmplantasyon sonrası iyileşme süresi genellikle birkaç ay sürer ve bu süre zarfında yeni kemik, mevcut kemikle kaynaşır. Hastalar hafif şişlik ve rahatsızlık hissi yaşayabilir, ancak bu belirtiler genellikle zamanla geçer.

Sonuç olarak, diş kemik greftleme, gülüşlerini geri kazanmak ve genel ağız sağlığını korumak isteyen bireyler için kritik bir adımdır. Bu işlem, diş implantlarının başarısını sağlar ve uzun vadeli diş çözümlerini destekler.

Çene iltihabı tedavisi

cc

Diş eti iltihabı (gingivitis) tedavisi, ağız sağlığını korumak ve diş eti problemlerinin daha ciddi hale gelmesini önlemek için gereklidir, özellikle de periodontitis gibi daha ağır diş eti hastalıklarına dönüşmeden önce. Diş eti iltihabının başlıca nedeni, dişler üzerinde biriken plaklar olarak bilinen yapışkan bakteri filmidir. Bu durum genellikle diş etlerinde iltihaba neden olur ve belirtiler arasında şunlar yer alır:
Kızarıklık
Şişlik
Fırçalama veya diş ipi kullanırken kanama
Tedavi süreci genellikle aşağıdaki adımları içerir:

Diş Temizliği: Profesyonel diş temizliği, diş taşlarını ve plağı temizlemek için önemlidir. Diş hekiminiz bu işlemi yaparak diş etlerindeki iltihabı azaltabilir.

Evde Bakım: Düzenli diş fırçalama (günde en az iki kez) ve diş ipi kullanımı, diş eti sağlığını iyileştirmek için kritik öneme sahiptir.

Diş eti iltihabının tedavisindeki ilk adım, diş hekimi tarafından yapılan kapsamlı bir diş temizliğidir. Bu temizlik, dişler üzerindeki plak ve tartar birikintilerini ortadan kaldırarak diş etlerinin iyileşmesine yardımcı olur. Profesyonel temizlik işlemi, diş eti iltihabının tedavisinde kritik bir öneme sahiptir.

Bunun yanı sıra, evde iyi ağız hijyeni alışkanlıkları da son derece önemlidir. Günde iki kez florür içeren diş macunu ile diş fırçalamak ve her gün diş ipi kullanmak, plakların ortadan kaldırılmasına ve tekrar birikmelerinin önlenmesine yardımcı olur. Ayrıca, düzenli diş kontrolleri ve temizlikleri, diş eti sağlığını korumak için gereklidir.

Ağız gargaraları, ağızda bakterileri azaltmak ve diş etlerinin iyileşmesini teşvik etmek için önerilebilir. Diş etlerinin sağlığını izlemek ve diş eti iltihabının erken belirtilerini tespit etmek amacıyla diş hekimi ile düzenli kontroller yapmak önemlidir.

Diş eti sağlığını korumak için, ayrıca sağlıklı bir beslenme düzeni ve yeterli su tüketimi de önem taşır. Bu tür önlemler, diş etlerinin sağlıklı kalmasına ve iltihaplanmaların önlenmesine yardımcı olur.

Hayat tarzı ile ilgili faktörler, sigarayı bırakma ve beslenmenin iyileştirilmesi gibi, diş eti sağlığını da önemli ölçüde etkileyebilir. Erken tedavi çok önemlidir, çünkü tedavi edilmeyen diş eti iltihabı daha ciddi sorunlara dönüşebilir. Düzenli bir ağız bakım rutini izlemek ve zamanında diş hekimine başvurmak, diş eti iltihabını etkili bir şekilde yönetmenize ve önlemenize yardımcı olur, bu da sağlıklı bir gülüşü garanti eder.

Ağız Kanseri Tanısı

cancer

Ağız kanseri tanısı, ağız boşluğundaki kanser değişikliklerini belirlemek için sistematik bir yaklaşım gerektirir. Bu bölge; dudaklar, dil, yanaklar ve boğazı içerir. Erken teşhis, tedavi sonuçlarını ve hayatta kalma oranlarını önemli ölçüde iyileştirdiği için kritik öneme sahiptir.

Tanı süreci genellikle kapsamlı bir tıbbi geçmişin alınması ve bir diş hekimi veya sağlık hizmeti sağlayıcısı tarafından fiziksel muayene ile başlar. Bu muayene sırasında, doktor anormal büyümeleri, yaraları veya iki hafta içinde iyileşmeyen lezyonları kontrol eder. Bu tür belirtiler, ağız kanserinin erken aşamalarında potansiyel işaretler olabilir.

Eğer herhangi bir şüpheli alan tespit edilirse, biyopsi yapılabilir. Bu işlemde, küçük bir doku örneği çıkarılır ve kanser hücrelerini tespit etmek için mikroskop altında incelenir. Ayrıca, hastalığın yayılımını belirlemek ve lenf düğümlerine veya diğer bölgelere metastaz yapıp yapmadığını kontrol etmek için ek görüntüleme testleri kullanılabilir. Bu testler arasında röntgen, bilgisayarlı tomografi (BT) ve manyetik rezonans görüntüleme (MRG) yer alır.

Ağız kanseri taraması, özellikle tütün kullanımı, aşırı alkol tüketimi veya insan papilloma virüsü (HPV) gibi risk faktörlerine sahip bireyler için önerilmektedir. Bu tür bireylerin düzenli olarak diş hekimi veya sağlık hizmeti sağlayıcısı tarafından muayene edilmesi, erken teşhis için hayati öneme sahiptir.

Bireylerin ağız kanserinin belirtileri ve semptomları hakkında bilgi sahibi olmaları, erken teşhisi kolaylaştırmak açısından önemlidir. Ağız kanserinin bazı yaygın belirtileri arasında şunlar yer alır:

  • Sürekli ağız yaraları
  • Yutma güçlüğü
  • Ses değişiklikleri
  • Ağızda anormal şişlikler veya sertlikler
  • Dişlerde veya ağız içinde ağrı

Bu belirtiler ortaya çıktığında, derhal bir diş hekimine veya sağlık uzmanına başvurmak kritik öneme sahiptir. Erken teşhis, tedavi sürecini kolaylaştırarak iyileşme şansını artırır.

Düzenli diş hekimi ziyaretleri, ağız kanserinin erken teşhisinde önemli bir rol oynamaktadır. Bu ziyaretler, ağız içindeki anormal değişikliklerin tespit edilmesine yardımcı olabilir ve böylece erken müdahale ve uygun tedavi sağlanabilir.

ağız kokusu

bb

Ağız kokusu, diğer adıyla halitoz, ağızdan yayılan hoş olmayan bir koku olup, birçok kişi için rahatsızlık ve sosyal kaygıya neden olabilir. Ağız kokusunun başlıca nedeni, ağızda, özellikle dilde, diş etlerinde ve dişler arasında biriken bakterilerdir. Bu bakteriler, kötü kokuya katkıda bulunan kükürt bileşenleri üretir.

Ağız hijyeninin yetersizliği, ağız kokusunun başlıca nedenlerinden biridir. Yetersiz hijyen, ağızda gıda parçacıklarının kalmasına neden olur, bu da bakterilerin çoğalmasına zemin hazırlar. Ayrıca, ağız kuruluğu da önemli bir etkendir; tükürüğün bakterileri temizleme kapasitesini azaltır. Bunun yanı sıra, sarımsak ve soğan gibi bazı yiyecekler ağızda uzun süre kalabilen bileşenler içerir ve bu da kötü kokuya neden olabilir.

Bunun yanı sıra, diş eti hastalıkları, solunum yolu enfeksiyonları ve sindirim bozuklukları gibi temel sağlık sorunları da ağız kokusuna neden olabilir. Ayrıca, sigara içmek ve tütün kullanımı da ağız kokusunu artıran önemli faktörlerdir. Bu durumlar, ağızda bakterilerin artmasına ve kötü koku oluşumuna katkıda bulunabilir.

Ağız kokusuyla mücadele etmek için ağız hijyeninin iyi bir şekilde korunması hayati öneme sahiptir. Bu, düzenli diş fırçalama, diş ipi kullanma ve düzenli olarak diş hekimine gitmeyi içerir. Ayrıca, bol su içmek, ağzın nemli kalmasına ve kötü kokunun azaltılmasına yardımcı olur. Şeker içermeyen sakız çiğnemek veya ağız gargarası kullanmak geçici bir rahatlama sağlayabilir; ancak, kalıcı bir çözüm için temel nedenlerin ele alınması gereklidir.

Eğer ağız kokusu devam ederse, diş hekimi veya sağlık hizmeti sağlayıcısıyla görüşmek önerilir. Bu, ciddi sağlık sorunlarını dışlamak için önemlidir

Çalışmalarımızdan Örnekler

En İyi Diş Hekimlerimiz

Haber bülteni.

En güncel bilgiler için haber bültenimizi takip edin

Acil telefon hattı.

+905497613500